19.yy ikinci yarısı fotoğraf sanatının iyice gelişmesinden sonra, bilim adamları 1870li yıllarda sinema araçları yapmak için çalışmalara başladılar. Resmi doğum tarihi 1895 olan sinema, fotoğrafla birlikte kültürel modernizmin en büyük atılımıdır. İlk örnekleri sessiz filmlerdir. Başlarda 10 dakika uzunluğunda çekilen filmlerde daha sonraları, daha uzun süreli makaralar kullanılmıştır. Film anlatımı müzik ve ses ile yapılmaktadır. En önemli isimlerinden biri de David Llewelyn Wark Griffith’dir.
David Wark Griffith (1875-1948)
1897 yılında, Griffith hem oyuncu hem de tiyatro yazarı olarak meslek hayatına atıldı. Edwin S. Porter'la Edison Company'de çalıştı. American Biograph Company ile anlaştı ve bu şirket için yaklaşık 450 kısa film çekti. 1915 yılında “Bir Ulusun Doğuşu” isimli epik filmiyle sinema dünyasını sarsan Griffith bu filmiyle, sinema sanatına bir 'biçim' kazandırdı. 1919'da Douglas Fairbanks ve Charlie Chaplin gibi isimlerle bir araya gelerek United Artists adlı şirketi kurdular. Şirketin amacı, bağımsız sanatçıların nitelikli filmlerine destek olmaktı.
Sinemanın babası olarak tanınan D.W. (David Wark) Griffith, bugün kullanılan birçok sinema tekniğinin kaşifidir. Bunlar paralel kurgu, flashback, yakın plan gibi tekniklerdir. Bu teknikleri kullanarak filmlerinde, söze ve yazıya ihtiyaç duymamıştır.
Griffith için önemli olan sahnenin yerleşiminden çok, o sahnenin duygusal içeriği, bir çekimden ötekine geçiş ve izleyicinin sahnedeki yeridir.
Griffith’in en önemli fimlerinden biri “The Birth of the Nation” oldu. Bu filmi ön plana çıkaran, süresi ve kullanılan yeni tekniklerden ziyade konusuydu. Filmin içeriğinde sert ırkçılık teması vardı. Bu içerik ile gelen tartışmalar filmin ününü arttırdı. Filmde anlatılan, beyazlar ve zenciler arasındaki beyazların üstünlüğüne dayanan sistemin, iç savaş sonrası değiştirilmeye çalışılması ve Ku Klux Klan adlı beyazların hareketini övmesiydi.
Diğer önemli filmleri arasında, Intolerance, The Unchancing Sea, Abraham Lincoln yer almaktadır.